
1930’LI YILLARDA DİVRİĞİ
NURİ DEMİRAĞORTAOKULU
Hattın inşası esnasında işçilerin yoğun olduğu muhtelif istasyonlarda yabancıların kurdukları panayırlar,barlar ve gece eğlenceleri tertip edilerek işçilerin kazançları çarçur edilmiştir.
Hat inşası esnasında çalışan yabancılarla çevre halkından evlilikler artmış hat bitiminde bırakıp gidenler bayağı olmuştur.Kültürel değerlerde farklılıklar başlamıştır.
Ulaşımdaki kolaylığın eğitime ve ticarete çok olumlu yansımalarının sonucu okuyan öğrenci sayılarında hızlı bir artış sağlanmış, bölgedeki ticarette çeşitlilik ve miktarda artış sağlanmıştır.
Divrik İstasyonunun temeli 12.ekim 1935 de atılmış 20-11-1937 de açılmıştır.
Tren yolu gelmeden önce Divriği’nin çevre illerle düzgün bir şose yol bağlantısı yoktu. Sivas’a atla ancak üç günde gitmek mümkündü, yol emniyeti, güvenlik, konaklama yok denecek seviyedeydi.
Divriği toplumsal yaşamına damgasını vuran Demir Çelik İşletmesinin açılması köy ve şehirlerdeki hanelerin yarıya yakının temel geçimi işletmede ücretli isçilik şeklinde başlamıştır.
Demir Çelik İşletmesi’nin Divriği yerel sermayesi üzerinde bir diğer etkisi, isletmenin isçilere dağıttığı ayakkabı, elbise gibi ihtiyaç maddelerini yerli üreticilere yaptırmış olmasıdır. Bu uygulamayla Divriği üretken sermayesi gelişmeye, ilçede istihdam yaratan bir alan oluşmaya başlamış ancak 1970’lerin sonunda üretimin Sümerbank’a verilmesi bu gelişmeyi engellemiştir.
Divriği’nin ekonomik olarak gelişmeye başladığı yıllarda, köyle şehrin ilişkileri de hızlanmaya başlamış, meyve, sebze pazarlama olanaklarının genişlemesi nedeni ile hayvancılığın önemi azalmıştır. Şehirlerde elde ettikleri birikimleri köyde ağadan verimli toprak alarak değerlendirmişlerdir. Köylülerin köye ve toprağa atfettikleri büyük anlam, tercihlerini köyde kalmaktan yana olmasına neden olmuştur. O nedenle bunların büyük kısmı iktisadi olarak şehirde daha iyi koşullarda hayatlarını devam ettirebilecekken, köyde kalmayı tercih etmişlerdir.1970 li yıllarda elektriğin gelmesi ile de yaşam koşulları iyileştirilmiştir.
1945-1970 arası Divriği ve çevre köylerinde Demir Çelik isletmelerinin yarattığı ekonomik canlılık büyük şehirlere doğru nüfus hareketlerini yavaşlatmıştır. Divriği bir KİT Kenti haline gelmiştir. 1980’lerden sonra küçük üreticiliğe dayalı tarımsal sektörün girdiği kriz ve kırdan şehirlere doğru göçlerin hızlanmasını, Divriği’deki Demir Çelik İsletmeleri’nin özelleştirme sürecine girmesi, bölgede yol açtığı hızlı nüfus hareketleridir. Önemli büyüklükte bir genç nüfusun ilçeden göç etmesinin ardından geri kalan yaslı nüfus, üretkenliğini yitirerek, köylerin şehirle girdiği ilişkinin niteliği de değişmeye başlamıştır. Köylerde kalanlar artık emekli, yaslılık aylıklarıyla ve çocuklarının şehirden gönderdikleri paralarla geçinmeye başladıklarından, köylüler üretici olmaktan tüketici olmaya geçmeye başlamışlardır. Fabrikanın özelleştirilerek Erdemir’e satılması ve isçi sayısının düşürülmesiyle, Divriği ekonomik açıdan gücünü yitirmeye başlamıştır.
1980’lerden sonra Demir Çelik Fabrikası’nda çalışan isçiler sendikal mücadelenin sonunda ücretlerde büyük artışlar sağlamışlar, ellerindeki birikimleri büyük şehirlerde yatırıma çevirmişlerdir. Divriği esnafı da elde ettiği birikimi daha büyük getiri elde etme beklentisi ile büyük şehirlerde gayrimenkullere yatırmıştır.
“1962 yılında Terziler Birliği Başkanlığına kayıtlı Divriği’de 68 terzi vardı. Bugün ise sadece 6 terzi dükkanı var. Demir Çelik İşletmelerinin ihtiyacı olan iş elbisesi siparişlerini yetiştirmekte zorlanıyorduk. Eskiden gece saatlerine kadar çalışıyorduk. İş çoktu, ama şimdi akşam ezanı okununca dükkanları kapatıyoruz”
1950 li yıllarda 40 civarında ayakkabıcı vardı.
1944 yılı murakabe raporunda:İşletmenin ilk okulunda yatılı ve ücretsiz okutulup atölyede çalıştırılan civar köy çocuklarının ileride atölye işçisi ihtiyacını çok iyi karşılayacağına şüphe yoktur.Daha çabuk netice alma bakımında ilk okulu bitirmiş çocukların çıraklığa alınması daha doğru olur.
Çalışan işçi adedi 1958 yılına kadar ortalama yıllık 1000 kişi, memur ve müstahdem sayısı ise 100 kişi civarındadır.İşçilere ödenen ücretten başka, parasız olarak ekmek,yemek,elbise,kundura verilmekte bunlar için 1944 yılında harcanan miktar 338.000 lira dır.
SONUÇ OLARAK DİYEBİLİRİZKİ
DİVRİĞİ HEPİMİZDEN BİR ŞEYLER BEKLİYOR. BİZLERE VERDİKLERİNDEN ÇOK FAZLASINI GERİ İSTİYOR.